Riedel Tiroiditi ( Kronik Fibröz Tiroidit )
Tiroid parenkiminin yoğun fibröz doku ile yer değiştirmesi ile karakterize olan kronik fibröz tiroiditi, yani Riedel tiroiditini tanımlamak için “fibrosklerozis”, “invaziv fibröz tiroidit” ve “Riedel struması” gibi isimler de kullanılmıştır. Bernhard Moritz Carl Ludwig Riedel ilk tiroidit vakasını “eisenharter Tumor der Schilddrüse” (tiroid glandın taş sertliğinde tümörü) adı ile 1896’da yayınlamıştır (Şekil 1). Riedel, yaygın fibrozise bağlı olarak tiroid bezin ve çevresindeki dokuların demir veya taş sertliğine geldiğini belirtmiştir. Hastanın büyümüş ve sertleşmiş tiroid bezinin trakeaya basısı sonucu gelişen dispneden bahsetmiştir. Bir yıl sonra, 1897’de benzer klinik özelliklere sahip olan ikinci olgusunu yayınlamıştır. Riedel 1910’da yayınladığı derlemesinde kronik tiroiditi değerlendirmiş ve bu hastalığın ayrı bir antite olarak ele alınması ve tedavi edilmesini önermiştir. Yayınlar büyük titizlikle ve detaylı şekilde hazırlanmıştır; ancak histolojik özellikler fotomikroskopik olarak değil, elle çizimlerle gösterildiğinden bu günkü bulgularla karşılaştırma imkanı oldukça zordur.
Şekil 1. Bernhard Moritz Carl Ludwig Riedel | Şekil 2. Riedel tiroiditinde histopatolojik görünüm. |
Ortalama görülme yaşı 48’dir ve olguların %83 kadarı bayandır. Etyolojisi tam olarak bilinmeyen ve nadir bir hastalık olan Riedel tiroiditi sistemik bir kolajenöz olarak meydana gelir ve hastalarda aynı zamanda sklerozan mediastinit, retroperitoneal fibrozis ve orbita psödotümörü görülebilmektedir. Olguların yaklaşık 1/3’ünde multifokal fibrozis vardır. Yoğun fibrozis trakea gibi çevre yapılara bası yapabilir. Enflamasyonun yapısal semptomları nadirdir ve tanı tiroid biyopsisi ile konur (Şekil 2). Hastalık tiroiditin nadir bir formunu oluşturmaktadır. Mayo Clinic’te 64 yıl içinde tiroidektomi uygulanan 56700 hastadan sadece 37 tanesi Riedel tiroiditli idi.
Semptomlar tutulan yapılarla ilgili olup en çok tiroid kitlesine bağlıdır; dispne, disfaji ve bazen stridor görülür. Hastalar boyunlarında ağrsız bir şişlik tanımlarlar. Tiroid yavaş veya aniden büyüyebilir ve genellikle unilateraldir. Bezin etkilenen bölgelerinde radyoaktif iyot tutulumu azalmıştır. Çoğu hasta ötiroiddir ve eritrosit sedimentasyon hızı sıklıkla yükselmiştir. Hastaların yaklaşık %45’inde tiroid otoantikorları ölçülebilir düzeyde bulunmaktadır. Tiroid kanseri ile benzerliği nedeniyle tanı açık biyopsi ile konulmalıdır. İnce iğne aspirasyon biyopsisi tiroidin çok sert olması nedeniyle pek yaralı değildir. Hastalık genellikle kendisini sınırlamaktadır. Tiroid istmusunun wedge rezeksiyonu semptomatik hastalarda tedavinin temelini oluşturmaktadır. Lezyonun infiltratif olması, tiroidin ve trakea, paratiroid, rekürren larengeal sinir vb. çevre yapıların birbirine yapışık olması nedeniyle daha büyük bir rezeksiyonda komplikasyon riski yüksektir, yapılmamalıdır.